Все игры
Обсуждения
Сортировать: по обновлениям | по дате | по рейтингу Отображать записи: Полный текст | Заголовки

Эльчин Гафар оглы Гасанов



Прохожу мимо рынка, слева магазины, справа лавки, дорогу пересекают молодые люди. Они из деревни, сельчане, сразу видно. Это мои земляки, азербайджанцы. Но по их внешнему виду абсолютно не скажешь, что они кавказцы. Скорее они цыгане.
Кавказцы имеют четкую внешность, а эти непонятно кто, а таких моих небрежных сородичей очень много. Опишем их максимально достоверно.
Во первых кругом шум и крик, смех и вопль, грязь, мерзость, будто ты в зоопарке, а не в центре Баку. Молодые парни, сделанные кое как из непонятного воска, им по 25, от силы 30 лет. Ведут себя как 10 – летние полоумные школьники. Недоразвитые биологические существа.
Вид у них неряшливый, неопрятный, черты их лиц непонятные, даже не карикатурные. Чтобы иметь карикатурную физиономию, надо еще это заслужить, дойти до какого то (!) уровня. Тут вообще нет уровня. Употреблять слово УРОВЕНЬ тут неуместно.
Это Баку, центр города.
Это натуральные пигмеи и неизвестные природе нечистоплотные мутанты, но они азербайджанцы. И как уже сказано, таких много, они завалили город. Целый муравейник. Если таких было бы человек 20, 30, или 100, даже 1000, можно было бы их уничтожить и проблеме конец.
Но как истребить трехмиллионный город? Повсюду царит пестрая толпа этих затрапезных, затруханных, нерадивых и неприбранных людей, у которых отсутствует индикатор уровня. Они не могут определить и оценить свой уровень. Им это и не нужно.
Ни в одном городе мира нет такой гигантской разницы между горожанином и деревенским, как это ощущается в Баку.
Различие есть во всем: в интеллекте, начитанности, эрудиции, образованности, уверенности, в гардеробе, в поведении, во внешности, в лицах, в цвете лиц, в строении лиц, в пропорции физиономий, в размере черепа, в манерах, и пр. И во всех этих параметрах дикая разница, этой разницы больше, чем разница между леопардом и курицей.
Леопард и курица более схожи.
Даже чисто внешне эти сельчане нетипичные азербайджанцы, это не стандартный типаж кавказца, или нормального человека. Бог с ним, с кавказцем.
И все же я их должен уважать, ибо они мои земляки – азербайджанцы. Это истинно патриотично! Бред! Гиль! Чушь!
Вопрос: зачем я их должен любить и уважать? Только и только потому, что они азербайджанцы? Мол, мы по паспорту причастны к одной нации?
И эта паспортная приписка играет, оказывается удивительно большую роль, а мы, тугодумы, этого не понимаем. Это редкая глупость!
Может, нам придется вместе воевать, вместе стрелять из окопа, и поэтому я их должен уважать?
Лично я не собираюсь воевать и никому не советую.
Более чем уверен, эти босяки из сел также не будут воевать, это написано у них на лбу. И хорошо, что не будут, из них солдат, как из дерьма пуля.
Тогда зачем я должен любить и уважать вот этих пигмеев, заполонивших Баку?

Huseyn Mirheydar, 17-02-2011 09:26 (ссылка)

Leyla Aliyeva, Kamal "Elegiya"Agadadash Agayev


Tahir Maqsudov, 13-01-2011 17:43 (ссылка)

LAZIM AGA

RAFAEL MAXSUDOV, 09-01-2011 16:03 (ссылка)

Без заголовка

ARA ANDRONIK! DIGA !YA TVOY NAROD .....TI PONYAL ?

HAMINIZIN RAMAZAN BAYRAMINIZI TEBRIK EDIREM.QARDASHLAR ,GELIN MEN AZERBAYCANLIYAM BIRLIYINE CIDDI YANASHAQ.BU ERMENI DIGALARI VE BICLERININ CAVABINI LAYIQLI VEREK !KIM HANSI DILI BILIRSE O DILDE BU YURDSUZ VE NAMUSSUZ ALCHAQLARIN CAVABINI VERSIN.HAMINIZI SOZ SAVASHINA SESLIYIREM.BIZ HAQLIYIQ VE SHEHIDLERIMIZIN ERMENI GEDALARI TEREFINDEN TEHQIR OLUNMASINA RAZI OLMAYAQ !

ПОСМОТРИТЕ КАК АРМЯНЕ ПРЕПОДАЛИ АЗЕРАМ В АРЦАХЕ )))



DLYA AZERGANDONOV POSMOTRITE










Manqurt

Türk dünyasının en böyük yazarlarından biri olan ve eserleri yüzlerce dile çevrilib milyonlarca insan terefından oxunduğu halda hele de Nobel mükafatı almayan bir Qırgızistan Türkü‘nün, yəni Çingiz Aytmatov‘un 1980-ci ilde yazmış olduğu “Gün var Əsrə bərabər” adlı romanında yer verdiği bir Qırgız efsanesinde “manqurt” sözü ve “manqurtlaşdırmaq” deyimi işledilir.Bu eseri mektebde de bize keçibler,eseri bilmeyenler üçün qısaca melumat verecem,bu melumatı bir Güneyli soydaşımızın saytından götürmüşem,yazı Türkiye Türkçesinde yazılıb.öz dilimize çevirmeden verecem,üzrlü hesab edersiz.
Bizde “Avarlar“,Avropa’da ise “Juan-Juan” olarak bilinen ve Qırgızistan Türkleri’nin baş düşmenı olan bir topluluq vardır. 1 Bu topluluktaki insanlar, çevrelerindeki büyük küçük topluluklara, fırsat buldukları zaman saldırırlar, onların yerleşim yerlerini yakıp yıkarlar, insanları öldürdükten sonra çevrede ne varsa yağmalarlar ve bazı kişileri de tutsak ederlermiş. Tutsak ettikleri kişileri kendi bölgelerine götürüp incelerlermiş. Güçlü ve dayanıklı olanları 2, “mankurtlaştırmak” için ayırırlarmış. Geri kalan güçsüzleri ise başka yerlere satmaya çalışırlarmış. Satılanlar bir bakıma şanslı sayılırlarmış; çünkü onlar belki bir gün götürüldükleri yerlerden kaçıp yurtlarına dönebileceklerdir. Fakat geride kalanlar, mankurtlaştırılarak sonsuza dek köle olarak yaşayacaklardır.

Mankurtlaştırılacak kişiler belirlendikten sonra bu kişinin önce diri diri kafa derisini yüzer, daha sonra da tek kıl kalmayacak biçimde bütün saçlarını yolarlarmış. Kişinin kafasını tamamen temizledikten sonra bir deve kesilir ve bu devenin boyun tarafından 3 alınacak bir deriyi, sıcak sıcak genç tutsağın kafasına geçirirlermiş. Zaten kafa derisi yüzülürken kafası kan içinde kalan tutsağın başına geçirilen deve derisi, hemen tutarmış kafatasını. Tıpkı bugün yüzücülerin saçları ıslanmasın diye taktıkları kauçuk başlıklara benzermiş bu. Kafatası deve derisiyle tamamen kaplandıktan sonra, hem daha çabuk kurusun hem de tutsağın çığlıkları duyulmasın diye tutsak bir çöle götürülürmüş. Kafasını yere sürüp deriyi çıkartmaması için de, tutsağın boyun kısmına kütüğe benzer bir şey geçirir, ellerini ayaklarını bağlar ve onu yere eğilemeyecek biçimde bir ağaçla sabitlerlermiş.

Normalde tutsağın yakınları onu kurtarmak için bazen yola koyulurmuş; fakat kaçırılan yakının “mankurt” olacağını olduğunu duyunca artık onu aramazlarmış. Çünkü mankurtlaştırılan birinin artık anne babasına bile bir hayrının olmayacağını biliyorlarmış. Fakat yine de tutsakların kaçırılma olasılığına karşı, onların yanına bir iki tane gözcü dikilirmiş. Neyse, tutsak günlerce kızgın güneşin altında beklediği için, deri kafasında kurumaya başlar, kurudukça büzülür, büzüldükçe de kafatasını aynen mengene ile sıkar gibi gerermiş. Bunun yanı sıra kökünden kazınan saçlar yeniden çıkmaya başlayınca, kafada kuruyan deriye çarpıp geri döner ve böylece kıllar üste doğru çıkamayınca alta doğru iner, beyne saplanmaya başlarmış. Hem kafatasının gerilmesi hem de kılların beyne batması tutsağa anlatılması çok güç bir acı yaşatırmış. Eğer tutsak çok güçlü ve dayanıklı değilse acıya dayanamayarak ölürmüş. Hatta mankurtlaştırılmak için çöle bırakılan beş tutsaktan en az biri ölmezse, bunları kaçıranlar kendilerini şanslı görüyorlarmış.

Tutsak, eğer yaşamayı başarabilirse hem çektiği acılar hem de kılların beyne batması nedeniyle bilincini (hafızasını / şuurunu) kaybedermiş. Juan-juan‘lar onu çölden alıp getirir, boynundaki kalıbı çıkarır ve ona yemek verirlermiş. Annesini, babasını, boyunu, doğduğu yeri, adını… unutan tutsak, artık kendisini karnını doyurmaya çalışan bir varlık olarak görmeye başlarmış. Tutsağın sahibi olarak gördüğü kişi, ona sıkça yemek verip onu kendine bağlarmış. Artık bir “mankurt” olan bu kişi, sahibinin sözünden çıkamayacak sadık bir “köpek“ten veya emirleri eksiksiz yerine getirecek bir “robot“tan farksızdır. Sahibi ne kadar zorlu, sıkıntı verici işler yapması için ona emir verse de, o onları yapmaktan çekinmezmiş. 

O dönemde mankurtlar, normal kölelerden daha değerliymiş. Bir mankurt, güçlü ve dayanıklı on tutsakla eş değermiş. Hatta bir olay sonucunda bir mankurt öldürülürse bunun için ödenecek bedel, hür bir kişinin ölümü için ödenecek bedelden üç kat fazla olurmuş. Çünkü “Sarı-Özek“in kavurucu çöllerindeki sıcaklara, o çölde deve gütmek için günlerce sıcağa dayanabilmeye ancak bir mankurt dayanabilirmiş. Açlıktan ölmemesi için yiyeceğini ve suyunu; donmaması için de üzerine yırtık pırtık birkaç parça giysi verince, başta kavurucu çöllerde deve gütmek olmak üzere bütün işleri çekinmeden yaparlarmış. İşte bunun için o dönemde bu vahşice eziyetler, sıkça görülürmüş.

Mankurtlaştırma ile ilgili “Nayman Ana” adında bir kadının çocuğunu mankurt olmaktan kurtarması için yaptığı mücadelenin anlatıldığı bir söylence (efsane) de vardır. Bu söylenceye göre; Nayman Ana‘nın oğlu Juan-Juan’lar tarafından kaçırılmıştır. Nayman Ana, yetişkin oğlunu mankurt olmaktan kurtarabilmek için -diğer birçok annenin aksine- çocuğunun peşine düşmüştür. Araya taraya oğlunu Juan-Juan’ların develerini gütmekle görevlendirdikleri bir yerde bulmuş ve gizlice oğlunun yanına kadar sokularak onun karşısına çıkmıştır. Fakat oğlunu bulduğunda, o çoktan “mankurt” olmuştur. Annesi oğluna her ne kadar kendi adını, babasının adını falan söylemişse de, artık her şey için geçtir. Çünkü oğlu, artık eskiye dair her şeyi unutmuş bir mankurttur. Annesi bunu bildiği hâlde bıkmadan, usanmadan oğluna her fırsatta “Senin atan (baban) Dönenbay‘dır. Sen Dönenbay‘ın oğlusun.” demiştir.

Bir gün oğlunun efendisi sayılan Juan-Juanlar, bu durumdan kuşkulanmış ve köleye karşısına çıkacak her kim olursa olsun, onu oklayıp öldürmesini emretmişlerdir. Annesi yine oğlunun yanına gelip “Senin atan Dönenbay…” demek isteyince, köle hiç duraksamadan okunu çekip annesinin göğsüne saplamıştır. Söylenenlere göre zavallı Nayman Ana‘nın ruhu, bir kuş olup havalanmış ve oğlunun başının üstünde dönmeye başlamıştır. Havada dönerken bile oğluna “Senin atan Dönenbay, senin atan Dönenbay, senin atan…” diye seslenip durmuştur. Hatta bu olaydan ötürü, o kuşun adına “dönenbay kuşu“ demişlerdir.

Bu eseri oxuduqdan sonra heqiqeten indiki Türk dünyasının manqurtlaşdığını çekinmeden deye bilerik,çünki Türküstan adlanan bir memleket özbekistan,türkmenistan,qırğızıstan ve s. kimi türk ölkelerine parçalanıb,demek olar ki ekseriyyeti Türk olduğunu bele unudub.keçen defe bir Qırğız Türküyle söhbet edirem,ona türk olduğunu dedim,o ise tekidle men qırğızam deyirdi,türk dilli xalqam deyir,amma men türk deyilem,qırğızam deyir.bu heqiqeten çox pis veziyyetdi,türküstan adlanan bir memleketde yaşayan insan bu gün türk olduğunu danır,veziyyet heç bizde de düz-emmelli deyil,Azerbaycanlı adının da qondarma olduğunu bir neçe defe eşitmişem(tesdiqeyen deqiqi melumat yoxdu),amma biz bu adıda bölmüşük,Qarabağlı,Şirvanlı,Yeraz,Kraz ve s.kim yerlibazlıq yaradan adlara.bu gün geride olmağımızın sebeblerinden biri de budur.Bu eserden netice çıxartmağına deyer.Millet manqurtluqdan uzaqlaşaq,bu işde ALLAH kömekçimiz olsun,inşALLAH parçalanmış Türkler yeniden birleşib,müselman dünyasını ayağa qalxmağına ve dünyada haqq-edaletin berpa olunmağına çalışacaq. 

Bozqurd-Xelil Rza ULUTÜRK

Zülmet gece, göy yüzünde saysız ulduz.Qaranlığı yarıp gelen birisi var, bir canavar, tenha yalqız. 
Ayağının altındaki yer titriyir, qarşısına çıxsa eğer şir (arslan) titriyir. 
Ona ancaq düşmen olan olar yemi. 
Baxışları en qorxulu gülle kimi. 

Yorulmadan usanmadan addımlıyır, 
Uca dağın zirvesinde qerar tutur, 
Bu mekânın kirlenmemiş havasından biraz udur, 
Mağrur başını qaldıraraq u'luyur, 
Birden ay ışığında boz tükleri parlıyır. 

Hee bu bozqurddu, ayağının altındaki doğma yurtdu, 
Ulu Türk'ün xılaskarı bu bozqurdu tanımayan var mı gören? 
Ayağının altındaki Türk'ün Yurdu 
Tanımayan va mı gören? 
Bes kimlerdi bu parçalayan torpağı, iki bölen... 

Zülmet gece, ölü sukut, bu sukutu bozan bir ses peyda olunur 
Zülmet gece bulut kimi bu ses ile bir an dolur 
A UUU... A UUU... Qoy açılsın Türk'ün Yolu 
Bükülmesin Türk'ün Qolu, A UUU... A UUU... 

Bedeninde axan qanım coşa geldi 
Türk'em diye bu hayqırış xoşa geldi 
A UUU... A UUU... Üreyim bu sesle dolu 
Bozqurd sensen, Bozqurd menem 
Bu qurd kimi düşmenimi birgün yenem 
A UUU... A UUU... Qoy açılsın Türk'ün Yolu 
Bu niyetten bu meqsedden çetin dönem 

A UUU... A UUU... Qoy ucalsın bu ses göye 
Ne xoşbextdir o kesler ki Türk'em Türk'em Türk'em deye 

Yol ver Türk'ün Bayrağı'na... 
Qoy döşensin düşmenleri Ulu Türk'ün ayağına 
Hayqır! Susma sen de u'la! Xeber çatdır sağa sola 

Bozqurd hirsi yaman olur, 
Sebri biten zaman olur 
Pencesinden qıvılcımlar saçılacaq 
Dişlerinden iti gülle açılacaq 
Diz çökecek qarşısında herkes o an 
Bax o zaman geç olacaq 
Çünkü: bozqurd vermir aman! 

Bükülmezdi Türk'ün Qolu 
Qoy var olsun Türk'ün Yolu 
A UUU... A UUU... A UUU... 

mən türkəm

Abdulla Səduqi: "Bütün bədənimdə, geyimlərimdə "mən türkəm" yazacağam, qoy "günahımın yalnız türkçülüyüm" olduğunu bütün dünya görsün" 
Martın 10-da Təbriz həbsxanasında ölüm aclığına başlayan Güney Azərbaycan Milli Hərəkatının fəalı, jurnalist Abdulla Səduqi girov müqabilində müvəqqəti olaraq azadlığa buraxılıb.


SANAnın verdigi məlumata gorə Ailəsi Səduqinin məhkəməyədək sərbəstliyinə qovuşması üçün 20 milyon tümən dəyərində olan evlərinin sənədini girov qoymalı olub. Milli fəalı bu il yanvarın 18-də "Ettelaat" əməkdaşları həbs edib: "Təbrizdə xiyabanda tutuldum. Məni demək olar terrorçular kimi həbs etdilər. Mən də nə iş gördüyümü soruşdum, Pentaqona bomba-filan qoymamışam, mən bir yazıçıyam. Çox vəhşicəsinə davrandılar, gözlərimi bağlayıb apardılar, 22 gün "Ettelaat"ın təcridxanasında saxladılar. Bu müddət ərzində mənə ittiham irəli sürülmədi, sonra məni Təbriz həbsxanasına göndərdilər. 52 gün də orada qaldım". 


Abdulla Səduqi Təbrizdə nəşr olunan "Qol" qəzetinin yazarıdır. Təbrizin "Traktor" futbol klubunun icazəli afişalarını Azərbaycan türkcəsində nəşr etdiyi və həmin afişalarda şüarlar yazdığı üçün həbs olunduğunu deyir. Ona qarşı 22 ittiham irəli sürülüb. Bu ittihamlar arasında separatçılıq, hakimiyyət əleyhinə təbliğat da var. Milli fəal ittihamları qəbul etmir: "Gəldilər evdən kitablarımı, əlyazmalarımı apardılar. Sonradan "Azərbaycan üçün təbliğat aparırsan, şüarlarını yayırsan" və s. ittihamlar irəli sürməyə başladılar". O, Təbriz həbsxanasında milli fəallara və müxtəlif ittihamlarla ora düşən insanlara münasibətin həddindən artıq qeyri-insani olduğunu deyərək, gördüklərindən göz yaşı tökdüyünü bildirib: "Durum çox ağırdır. İnşaallah, oradakı vəziyyətdən yazacağam. Tək mən deyildim, orada saxlanan bütün insanlar əziyyət çəkirlər. Orada o qədər təqsirsiz insanlar var. Saxlanılanların 60 faizi günahsızdır. İnsan hüquqlarına riayət olunmur. Mən orada öz dərdimi buraxmışdım, gecə-gündüz ağlayırdım, bizim xalqımızın nə vaxt gün görəcəyini düşünürdüm. Nəzarətçiləri insanları günahsız yerə döyməyə, incitməyə məcbur edirlər. Məni isə qətldə, ağır cinayətdə təqsirləndirilənlərlə bir kameraya salmışdılar. Fikirləşirdim ki, yəqin bura axirətdir. Buradan o tərəfi yoxdur". Milli fəal qanunsuz yerə saxlanıldığını əsas gətirərək, həbsinin bir ayının tamamında aclığa başlayıb. Azadlığa buraxılmasına 4 gün qalmış isə bu aksiyanı daha sərt formada davam etdirmək qərarına gəlib. Su içməkdən də imtina edib: "Məktubumda da belə yazmışdım ki, "Ettelaat" əməkdaşlarının mənə hörmətsizliklərinə, o cümlədən mənə və milli fəallara ədalətsiz yanaşılmasına etiraz edirəm. Ədalətlə davranmasanız, mən bu aksiyanı davam etdirəcəyəm". 


Abdulla Səduqi həbsdən azad olunandan sonra aclığı dayandırıb. Ancaq deyir ki, yaxın vaxtlarda ona qurulacaq məhkəmə barəsində cəza təyin etsə, həm yenidən ölüm aclığına başlayacaq, həm də başqa sərt addımlar atacaq: "Günahım budur ki, türkəm. Ancaq mən türkçülüyümlə fəxr edirəm. Türk olmaq hamımıza bu ölkədə yasaqdır. Bir daha zindana düşsəm, bütün bədənimdə, geyimlərimdə "mən türkəm" yazacağam, qoy "günahımın yalnız türkçülüyüm" olduğunu bütün dünya görsün. Mənim üçün Azərbaycan bir məqsəddir. Mən öz istəyimi dilimlə, kağızımla, bədənimdəki yazılarımla göstərəcəyəm. Vursunlar, öldürsünlər, lap ölüm eşiyə çıxsın. Hər şeydən keçməyə hazıram. Mən bunun üçün and içmişəm, dustaq olanda da yazmışam divarlardan, ilqarımı qanımla ödəməyə hazıram. Nəinki mən, bütün Azərbaycan fəalları buna hazırdır. Gələcək bizimdir".


Bu arada martın 9-da Abdulla Səduqi ilə bağlı təcili bəyanat vermiş "Amnesty İnternational" (Beynəlxalq Əfv Təşkilatı) azərbaycanlı jurnalistin Abdulla Səduqinin azadlığa buraxılmasını alqışlayıb. 


Yaşar Həkkakpur: "Ana dilini istəyənin yolu həbsxanadan keçir"


İranda Azərbaycanlı Məhbusların Hüquqlarını Müdafiə Assosiasiyasının (ADAPP) üzvü, hüquq müdafiəçisi Yaşar Həkkakpur deyir ki, həbsxanalarda saxlanılan azərbaycanlı fəallar sıxışdırılır, milli fəalları incitməsi üçün qatilləri onların cəza çəkdikləri kameralara salırlar: "Müxtəlif bəhanələrlə onların telefonlarını kəsirlər, yaxud da zindan işçiləri Azərbaycanın ünvanına təhqiramiz ifadələr söyləməklə azərbaycanlı fəallara psixoloji təsir göstərirlər". Onun sözlərinə görə, son vaxtlar xüsusilə həbsxanalarda saxlanılan milli fəallara qarşı təzyiq və işgəncələr daha da artıb. Onlara hətta ailələrilə danışmağa da imkan verilmir. Yaşar Həkkakpur bildirir ki, İranda azərbaycanlılara qarşı repressiyalar bu ölkədə insan dəyərlərinə verilən qiymətin göstəricisidir: "Azərbaycanlıların istəkləri ana dillərində məktəblərin açılması və onlara qarşı ayrı-seçkiliyə son qoyulmasıdır. Ancaq həm İran hakimiyyətinin, həm müxalifətinin bu məsələyə çox pis baxışları var və bunların insan haqlarını istəmələrini separatçılıq kimi görürlər. Bu cür ittihamlarla onları həbsə salır və ağır şəraitdə saxlayırlar. Bu göstərir ki, İranda özləri yazdıqları qanunlara hörmətlə yanaşmırlar". ADAPP rəsmisi ötən ay ana dililə əlaqədar Ərdəbildə həbslərin qurbanı olmuş milli fəallardan da danışıb: "İranın təhlükəsizlik orqanı tərəfindən həbs olunmuş dörd milli fəal - Mehdi Əjdəri, Babək Miyami, Həsən Kərimi və Şəhruz Təxti bu günlərdə girov müqabilində azadlığa buraxılıblar. Yaxın vaxtlarda isə onların məhkəməsi keçiriləcək



Biz ise hele de yatiriq

Türkəm!-dedim

“Türkəm!”-dedim, 
Dinmə!-dedin, 
Məni mənə yad eylədin. 
Tariximi unutdurdun, 
Əsirlərcə qan uddurdun. 
“Türkəm!”-dedim,qılıncını işə saldın, 
Of demədən neçə-neçə canlar aldın. 
“Türkəm!”-dedim,iki böldün bir vətəni, 
Ürəyimə dağlar çəkdin,diddin məni. 
“Türkəm!”-dedim,torpağımı qan bürüdü, 
”Türkəm!”-dedim,üstümə tanklar yeridi. 
Cavidimə,Müşfiqimə”xayin”dedin, 
Öz yurdundan sürgün etdin,güllələdin. 
Dərd vermisən,sevincimi kəm etmisən, 
Sən Bozqurdu bir tülküyə yem etmisən... 
Unutmuşuq,unutmuşuq... 
Qaniçənə “baba”deyən biz olmuşuq, 
Bir cəllada boyun əyən biz olmuşuq. 
Onlar deyib, 
Biz susmuşuq. 
Onlar döyüb, 
Biz susmuşuq. 
Susa-susa uduzmuşuq... 
Bu susmaqla sanma sənin bu dərdlərin yox olacaq, 
Bu susmaqla Gülüstanlar,Türkmənçaylar çoxalacaq. 
Susma,danış,ürəkli ol!Hünər göstər, 
Azad olmaq ürək istər,hünər istər. 
Bəsdir daha!Bu susqunluq,daha bəsdir, 
Bu səs bizə Qarabağdan gələn səsdir. 
Axı nə vaxtacan susmalıyıq biz, 
Tarixi qan ilə yazmalıyıq biz!

Поможем Рафису Кашапову!




24 апреля 2009 Кашапову Рафису Рафаиловичу, председателю ТОЦ города Набережные Челны, за статью ''Нет христианизации!'' ( http://www.mtss.ru/forum/viewtopic.php?t=2526 ) дали 1,5 года условно  

( http://www.din-islam.ru/news/2009-04-25-469 ).  На данное время подаются жалобы в Страсбургский суд. Ранее Верховный суд Татарстана вынес отрицательный вердикт. Ещё нужно пройти через Верховный суд и Конституционный суд РФ. Мы уверены  в том, что в Российских судах нас не оправдают, но в европейском суде вынесут оправдательный приговор. Для судебных дел, адвокатам и общественным защитникам нужны деньги. А на данное время положение челнинского ТОЦ находится в крайне тяжелом положении. Если бы Вы помогли нашему общему делу, мы бы были очень благодарны, ведь в судебных процессах защищаются права не только татарского народа, но и мусульман.

 

Фагим Валиев – пресс-секретарь НЧО ТОЦ.

tatar_center@yahoo.com

 

 Координаты сына Рафиса Кашапова:

423832, Татарстан, Набережные Челны, Новый город, пр. Дружбы Народов, дом 52/41, кв.216 (38/13-2 блок-216).

Сотовый: 8-917-855-63-74

Домашний: (8552) 32-28-62

Кашапов Рустам Рафисович

 

СБЕРБАНК РОССИИ

НТ 4131677

Филиал № 8219/0086 Набережночелнинского отделения.

Счет № 42307810762033004300/39

 

Webmoney: 

WMR342777495878

 

Без заголовка

QARABAĞ!Azərbaycanın
gözəl guşələrindən biri!Xanın, Nəvvabın, Bülbülün, Üzeyrin vətəni! Faydalı
qazıntılarla, meşələrlə zəngin bir diyar! Elə buna görə də artıq əlimizdə
deyil. 18 ildir ki, QARABAĞSIZ yaşayırıq.


Məqsədim
vətənpərvərliyimizdən və ya unutqanlığımızdan danışmaq deyil. Sadəcə
ermənilərin törətdiyi dəhşətləri rəqəm və sözlərdə göstərmək istəyirəm. Tarixə
nəzər salaq:


1905-07-ci
illər
soyqırımı Zəngəzur, İrəvan, Naxçıvan, Ordubad, Qazax, Qarabağ
bölgələrində həyata keçirilmişdir. 1905-07 və 1918-20-ci illərdə 2 milyon Azərbaycanlı qətlə yetirildi.


Mart
soyqırımı zamanı
Bakının təkcə bir yerində qulağı, burunları
kəsilmiş, qarınları yırtılmış  57 
Azərbaycanlı qadının meyiti tapılmışdır.
Gənc qadınlar diri-diri divara mıxlanmış, şəhər xəstəxanasında erməni
hücumundan sığınmağa çalışan 2000 nəf.yandırılmışdır.


Şamaxıda 8000 nəf.qətlə yetirildi. Cavanşir qəzasında 28 kəndi, Cəbrayılda 17
kənd
tamamilə yandırılmış, əhalisi məhv edilmişdir. Gümrü
yaxınlığında 3000 nəf.Azərbaycanlı köçü(
əsasən qadın, uşaq, qoca ) pusquya düşüb son nəfərədək məhv edilib. Naxçıvan,
Zəngəzur bölgələrində 3257 kişi, 2276 qadın, 2196 uşaq
öldürülmüşdür. İrəvanda 199 kənddə 135000,
Gəncədə isə XI Qızıl Ordunun köməkliyilə ermənilər tərəfindən 12000 nəf.qətlə yetirilmişdir.


1947-53-cü
illər  150000 Azərbaycanlı

Ermənistandan və Qarabağdan Aran rayonlarına deportasiya olunmuş,
Azərbaycanlıların yaşadığı 60 məntəqənin
adı dəyişdirilmişdir. Təkcə Qarabağdan  132
ailə
Xanlara (Göygölə ) köçürülmüşdür.


1988-89-cu
illərdə
etnik təmizləmə zamanı Ermənistandan 250000
Azərbaycanlı
və 18000 kürd zorla yaşadıqları yerlərdən
qovulmuş, 217 nəf.öldürülmüşdür. 49
nəf
.qaçarkən dağlarda donmuş, 41 nəf.döyülərək,
35 nəf.işgəncələrlə öldürülmüşdür, 115
nəf
.yandırılmış, 16 nəf.güllələnmiş,
10 nəf.əzab-əziyyətə dözməyərək infarktdan
ölmüş, 2nəf.xəstəxanada
həkimlər tərəfindən öldürülmüş, digərləri suda boğularaq, asılaraq, elektrik
cərəyanı verilərək, başları kəsilərək qətlə yetirilmişdir.


1991-94-cü
illərdə
Xocavənd, Xocalı, Şuşa, Laçın, Kəlbəcər, Ağdərə,
Ağdam, Cəbrayıl, Füzuli, Qubadlı, Zəngilan işğal olundu. Bu işğal zamanı ən
dəhşətli faciə Xocalıda yaşandı. Xocalı soyqırımında 613
nəf.( 106 qadın, 63 uşaq, 70 qoca )
öldürüldü, 1000
nəf.
əlil oldu, 8 ailə
tamamilə məhv edildi, 25 uşaq hər iki, 130-u
bir valideyndən məhrum olmuş, 1275 nəf.girov
alınmış ki, onların da 150-nin taleyi məlum
deyil. Xocalı sakini Səriyyə Talıbovanın dediklərindən: " 3
Azərbaycanlı, 4 mesxeti türkünün erməni
qəbrləri üzərində başları kəsildi, 2
Azərbaycanlının gözləri çıxarıldı." Bu soyqırımda meyitlər görünməmiş
təhqirə məruz qalmış, insanların diri-diri başlarının dərisi soyulmuş, baş və
digər orqanları kəsilmiş, uşaqların gözləri çıxarılmış, hamilə qadınların qarnı
yırtılmışdır. İstifadəsi qadağan olunmuş 5,45 kalibrli patrolar və kimyəvi
silahlardan istifadə olunmuşdur.


Əslində
bütün bunları hər birimiz bilirik və bilə-bilə dözürük. Səbrimizin daşması
vaxtı yetişib. Oxuduqdan sonra düşünün: "Sülh ya müharibə? "

TÜRK sözündən qorxan gəda

Qəribədir şakərin: 

Türk sözünü eşitcək dərhal omba durursan. 

Bacarsan, həmin sözün düz gözündən vurursan. 

Qardaşım oğlu –Türkel, 

Doğma kəndim də –Türkan. 

Şeirimdə görsən, dərhal pozub qaralayırsan. 

Ya Mərdəkan yazırsan, 

Ya Şüvəlan yazırsan, təki Türkan olmasın. 

Dodaqaltı mirtdanıb, söylənib xısın-xısın 

Bəzən aşkar deyirsən: 



-Qardaş, “Türkan” olmasın. 

Yox, “qardaş”sözünü sən götür geri, ey gəda! 

Sözdən qorxan hərifdən qardaş olmaz dünyada 

nə yaxına, nə yada. 

Bu dünyada növbənöv qorxaqlar görmüşəm mən: 

Oddan, sudan, dənizdən, ilandan qorxan da var. 

Ancaq sözdən qorxanı dünyada görən hanı? 

-Yox, bu adi söz deyil. Türk sözüdür, ay canım! 

Sus, tanıdım mən səni, vicdanı çoxdan susan! 

Otuz yeddinci ilin lap dibinin xıltısan. 

Sən neçənci ildənsən? 

Qırxıncıdan? Nə fərqi? 

Hələ heç doğulmamış qorxuludur qorxaqlar. 

Bütün cinayətlərdə qorxağın barmağı var. 

Sənin kimilərini süpürməsək cahandan, 

İnan, bir də qayıdar bəlkə o qırğın, o qan. 

Sənə xitab etməyi ar bilsəm də özümə, 

Gərək davam eləyim başladığım sözümə. 

Dinlə: hər halda səndən beş-altı yaş böyüyəm. 

Ərzin ən böyük çayı Nilə bənzəyən Türkəm. 

Azərbaycan Türküyəm, bu soyun şah budağı, 

Neçə-neçə eranın köksümdədir qaynağı. 

Ərzin buz laylarını əridən qüdrət mənəm. 

Daş dövrünü yaşayan tunc... ... ... . . , 

Dəmir dövründə polad əridən hikmət mənəm. 

Avropanı oyatdı Attilanın qılıncı 

O qılıncı Füzuli qələminə çevirən 

Cürət, ləyaqət mənəm. 

Raketlərin anası arabanı kəşf edən, 

Nə qədər uluslara: yunanlara, ruslara, 

Tunquslara, lehlərə, almanlara, çexlərə 

Min-min sözü bəxş edən bəşər atası Türkəm! 

Qulaq as, ey əqli kəm: 

Məndən başlanır tarix. 

Tarix qədər qocaman, tarix qədər müdrikəm. 

Türkəm, neçə millətə öz qanımı vermişəm. 

Dənizlər bətnimdədir, ümmanımı vermişəm. 

Get dolan Kamçatkanı, Alyaskaya gedib çat. 

Amerikaya kəmənd at, orda rişəm var mənim. 

Dillərini araşdır, 

Öz doğmaca balamdır qədim hindular mənim. 

Mən cığır yox, tarixin kəhkəşan tək yoluyam. 

Dədə Qorqud, Alpamış, Manasam, Koroğluyam. 

Şeirin, elmin, rübabın ilk bahar nəsimiyəm. 

Türküstanda Fəraqi, İraqda Nəsimiyəm. 

Bir qanadın Nəvai, o biri Yunus Əmrə. 

Öyrən, hansı məqamda endim səmadan yerə. 

Neçə millərin saçı əllərimdə darandı. 

Iohan, İvan sözləri 

Bizim “Xan”dan yarandı. 

Uluq-Oleq qardaşdır, bəs Uğur-İqor necə? 

Bunlar nə tapmacadır, nə ovsun, nə bilməcə. 

Volqa-İrtış, Yenisey, Qızılirmaq- qollarım. 

Ərzin şah damarıdır mənim döyüş yollarım. 

Yox, biganə qalmadım nə xeyrə, nə şərə. 

Mən “Çelovek” sözünü bəxş elədim bəşərə. 

Sinirlənmə boş yerə, 

Türkə qarşı tuşlanmış casuslar görmüşəm mən. 

Bulanlıqkən durulmuş. 

Öyrənərkən ayılıb özü Türkə vurulmuş. 

Türkəm. 

Bircə həyatım yetmiş dəniz yelkənim. 

Sən get anandan öyrən kimdən qazanmış səni.



Xəlil Rza ULUTÜRK

QARABAĞ

Talanmamış harası var, 

Bu dərdin nə çarəsı var?

Ürəyində yarası var, 

Sızıldar, mələr QARABAĞ... 


Sonalar üzmür gölündə, 

ŞUŞA murdarlar əlində, 

XOCALI xalqın dilində, 

Çəkməyib nələr QARABAĞ?.. 


Bu qəhər bizi boğmadı,

Göydən niyə daş yağmadı,

Boylu gəlinlər doğmadı, 

Hanı körpələr QARABAĞ?.. 


Anam dediyi ağıyla, 

Döyüşəcəkdi yağıyla. 

Hər gün qanlı barmağıyla, 

Gözün sürmələr QARABAĞ... 


GÖYÇƏdə gülmədi güllər, 

Açılmadı qərənfillər. 

Niyə acı gəlir illər, 

Bunu kim bilər QARABAĞ?..




Əli Rəzəvi OYAQ

Bagiwlama bizi, Veten!

Unutduq tarixi, oten zamani,
Unutduq torpaga tokulen qani,
Unutduq ferqini yaxwi - yamanin,
Bagiwlama bizi, Veten!

Gorsek de koksune batan qilinci,
Bawimiz altina qoyduq balinci,
Dograndin, bolundun sen xincim - xincim,
Bagiwlama bizi, Veten!

Iwimiz - pewemiz oldu ahu - zar,
Feryad sesimizden felek de bezar,
Olmemiw senincun qazidiq mezar,
Bagiwlama bizi, Veten!

Aldatdi divleri coxbilmiw cirtdan,
Ayira bilmedik quzunu qurddan,
Hami candan kecdi, biz ise yurddan,
Bagiwlama bizi, Veten!

Seni esir iken qoymuwuq darda,
Cengaver ruhumuz hardadir, harda?
Qoynuna gelmedik, of, bu bahar da,
Bagiwlama bizi, Veten!

Gunew icimizde eyleyib qurub,
Serhedsiz sebrimiz illeri yorub,
Yollar yetim kimi boynunu burub,
Bagiwlama bizi, Veten!

Hesretdən yanibdir o qara bagrin,
Aglamaqdan kordu nece bulagin,
Axir yarasindan qan Qarabagin,
Bagiwlama bizi, Veten!

Qefese saliblar quw qelbimizi,
Didir pewmancılıq, "kaw" qelbimizi,
Mezar dawi eyle daw qelbimizi,
Bagiwlama bizi, Veten!

Hele ki, vicdanlar qoyulub dince,
Koksunu oturur megrur Elince,
Senin ayagina biz gelmeyince,
Bagiwlama bizi, Veten!
Bagiwlama bizi, Veten!

OXU VE FEXR ET!!!

İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler"
Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru

"Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatıda inciten bir gaflet olur."
Tasso - İtalyan Şair

"Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz."
William Martin

"Irk ve millet olarak Türkler, bence genişimparatorluklar içinde yaşayan kavimlerin en asili ve başta gelenedir. Dini, sosyal ve örfi faziletleri,tarafsız kimseler için birer takdir ve hayranlık kaynağıdır."
Lamartine-Fransız Yazar, şair ve Devlet adamı.

"Poltava'da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş... Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün esirim, Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak, bilsen ne kadar tatlı."
Demirbaş Şarl -İsveç Kralı (Ruslardan kaçıp Osmanlıya sığınmıştır)

"Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkanlardan bol bol faydalanıyorum. Fakat, meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel var: Türklerin yaşayan hatıraları!
Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Türkler, şimdi de silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar."
M. Montecuccoli (Avusturyalı Komutan)

"Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından da onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur.
Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır."
İbn-i Hassul

Türk, asillerin asilidir. yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir.
Pierre Loti

Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev(Rus Komutan)

Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür.
Moltke

Türkler bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır.
La Martine

Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Towsend (İngiliz Komutan)

Doğulu önderler, milletlerinin başından ayrılmayarak her hükümetin temeli olan şu iki kanunu hakkıyla yapıyorlar: iyi yola götürmek ve kötülüklerden korumak. Bu asil hareket Ruslardan fazla özellikle Türklerde göze çarpıyor.
Auguste Comte

Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk
kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır.
Lady Mary Wortley Montagu

Türk'ün güzel yüzünü, kuvvetli endamını, pırıltılı kostümünü, zarif tavırlarını, kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini fırçayla göstermek mümkündür. Fakat pek güç olan, Türk'ün özünü göstermektir. Bu öz, ayışığı gibi görülür fakat gösterilemez.
Decamps (fransız ressam)

Türkler yaman binicidirler. Türkler hücumunda düşmanı bir yaprak gibi çevirip bozarlar.
Câhiz (Arap Bilgini)

Türklerin yürekleri temizdir. Onlarda batıl fikirler, basit düşünceler yoktur.
Semame İbn-i Eşreş (Arap Bilgini)

Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler.
Comenius (Çek Bilgini)

Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde
haksızlığa uğramışlardır.
William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)

Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur.
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm kabul etmeyen bir
yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.
(Ünlü Tarihçi) Hammer

Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü
günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)

Türkler muhakkak ki Avrupa tarihinin ve yakın Asya tarihinin bildiği en halis efendi millettir.
Kayzerling

Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir.
Molkte

Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.
Lord Byron

Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır.
Semame İbn-i Eşreş

Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk'ü anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman, ışığı örten zevksiz bir perde oluyor.
Gelland (Fransız Bilgini)

Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder.
Albert Einstein

Artık Türklerle savaşmam. Onlar çok cesur ve iyi insanlar.
Andreas Phitiades

Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.
Albert Sorel

Esir AzerbayCanim

Hanı məni gül qoynunda doğuran,
 Xəmirimi göz yaşıyla yoğuran,
 Beşiyimdə layla balam çağıran...
 Azərbaycan,mənim baxtsız anam oy...
 Neçə ildir həsrətinlə yanam oy...
 
 Salam desəm,rüzgar alıb götürsə,
 Ağrı dağdan Alağözə ötürsə,
 Gur səsimi göy Xəzərə yetirsə,
 Xəzər coşub zəncirini qırsa oy...
 Hökm etsə bu sərsəm gediş dursa oy...
 
 Xəbər alsam Mauğanımdan,Milimdən,
 Nazlı Bakım,o neft qoxan gülümdən,
 Kim demiş ki,düşmüş adı dilimdən...
 Azərbaycan mənim eşqsiz yurdum oy...
 Ölməz eşqim.içimdəki dərdim oy...
 
 Könlümə tək Kəbə etdim səni mən,
 Sənsiz neylim qürbət eldə günü mən,
 Sənsiz neylim Allahı mən.dini mən...
 Azərbaycan mənim taxtım,tacım oy...
 Oyanmazmı kor olası baxtım oy...


                                                   ALMAZ ILDIRIM

YA QARABAG,YA OLUM-DEYIRMAN(SOZLER)

Dayirman: Ya Qarabağ, Ya Ölüm

Mənim könlüm ağlayar ağlayanla birlikdə,
Qarabağ'da qaralar bağlayanla birlikdə.
70 illik yaşını silə bilmir Qarabağ,
Azadlıq gəldi, lakin gülə bilmir Qarabağ.


Dünya duysun bu səsi! Bu səs şərqin səsidir,
Peyğəmbərin öydüyü nəcib irqin səsidir,
Bu səs Azərbaycanın, bu səs Türk'ün səsidir.
Bu Erməni qəsd etdi canımıza qəsd artıq.


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq, yol yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq, yol yox artıq!

Qarabağ'da qan var, qan ağlayır Azərbaycan, 
Qarabağ'da qanlar bağlayıb Azərbaycan, 
Qanlar qarı əritdi, cağlayır Azərbaycan. 
Vəhşi dünya, dön bir bizə bax artıq. 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq, yol yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq, yol yox artıq!

Dünya! Yetər! Göz yumma bu insanın suçuna,
Bax gözünü qan tutmuş Erməninin xxxxxx,
"Mənimdir" deyə giribdir torpağımın içinə. 
Ya bu işə bir son qoy, ya aradan çıx artıq, 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq!


Azərbaycan bir gözdür, Qarabağ da bəbəyi. 
Yeni Azərbaycanın tam ortası, göbəyi. 
Gözüməmi göz dikdi bu Erməni xxxxxx?! 
Bu xxxxx sənin, dünya, qapımızdan çək artıq. 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq!

Mən onsuz da Ermənini halından tanıyıram, 
1918 ilindən tanıyıram, 
Qanıma batırdığı əlindən tanıyıram, 
Şərt kəsdik - o əlləri kökündən qıraq artıq. 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq!


Qarabağ'da qapqara bir dastan yazılarkən, 
O günahsız insanlar gülləyə basılarkən, 
Körpələrin başları daşlarla əzilərkən, 
Kimsə mənə deyəməz, dişlərini sıx artıq, 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq!


Gənc, ixtiyar, qadın, qız durmadan qırılmaqda, 
Qolları kəsilməkdə, gözləri oyulmaqda, 
Dalğa dalğa səmaya fəryadları yayılmaqda, 
Bir şəhidin məzarı bir dənədən çox artıq, 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq! 


Hardasan, İslam Əhli?! Hə?!
De, sən görmürsənmi bu zülmü, bu vəhşəti?! 
Bu gün vəhdət günüdür, gerçəkləşdir vəhdəti,
"Allahu Əkbər" deyib tək yumruq ol.


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yol yox artıq! 


Türk'ün dostu Allah'dır, İslama inanmışdır,
"Hübbül vətən, minnə liman" demişdir, 
Demədi demə, dünya!
Mənə "Cihad", "Cihad", "Cihad" de artıq. 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq, yolu yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq, yolu yox artıq!

Danış, dünya, de! Duyulsun səsin. 
Bir atəşkəs çıxar, hardadır atəşkəsin?! 
Bundan sonra o atəş istəyir kəsilməsin, 
Atəşkəsi münasib bir yerinə sox artıq. 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq, yolu yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq, yol yox artıq! 


Erməni vampir kimi qanımızı içəcək, 
Sonra bir atəşkəslə ağrımıza keçəcək. 
Bu rüzgarı əkənlər fırtınamı biçəcək?! 
Ozan Arif deyir ki, yaydan çıxdı ox artıq. 


Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq, yolu yox artıq!
Ya Qarabağ, ya ölüm başqa yolu yox artıq, yolu yox artıq!


HARAY,HARAY MEN TURKEM


Babek mene verdi can, 
Memmedemin qehreman, 
ŞeYx Memmedem, Setarxan, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Atatürküm, Pişever, 
Ölümsüz Elçibeyler, 
Bir getse minler geler, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Ildırım, Mahmıdalı, 
Hüseyin, Ehmed Obalı, 
Bele qurur duymalı, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Dağların Buzqurduyuq. 
Milyon-milyon orduyuq. 
Durdurmaz isti-soyuq, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Başqırdam, Kerkükem men, 
Ozbek, Qırqız, Türkemen, 
QazaX, Tataram, Çeçen, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Yaponiyadan gün doğar 
Öncesi mene baxar, 
Günün Turanda sovar, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM 

Men qorxmam, men utanmam, 
Yalanlara aldanmam, 
Gerçek menim tek röyam, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Andım Azerbacana, 
Qayılam men Qurana, 
Bax ürekde imana, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Oğuz, Bilge xaqanam, 
Asina Tomris anam, 
Yatmamışdım oyanam, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Altayda endim yere, 
Hemen mindim yehere, 
Xaqan oldum ellere, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Erqeneqondan qopdum, 
Dağlar başına hopdum, 
Zülmün bayrağın qırdım, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Çingiz kimi dalğalı, 
Dedem Qurqud masalı, 
Dilimden süzdüm balı, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM! 

Düşmanları qorxudan 
Rumda Atilla xaqan, 
Alpar Tonqa, Teymur xan, 
Azerbaycandır ölkem, 
HARAY HARAY MEN TÜRKEM!



Iranda AZERBAYCAN turklerine qarwi haqsizliqlar davam edir!!!

Iranda ERDEBIL inqilab mehkemesinin fevralin 2-sinde kecirdiyi qapali mehkeme zamani daha 5 AZERBAYCANLI hebs ve surgun edildi.Onlari milli tehlukesizlik eleyhine fealiyyetde gunahlandirirlar.Rehim Gulami, Vedud Saadeti, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi ve Hüseyin Hüseyni adli AZERBAYCANLILAR 2008-ci ilde de tutulmuw,20 gun nezaret altinda saxlanilmiw ve 20000 $ muqabilinde kecici olaraq serbest buraxilmiwdilar.Xatirladim ki,bu insanlar Iranda AZERBAYCANLILARIN ana dilinde tehsil almaq huququnun teleb eden ve farslarla AZERBAYCANLILAR arasinda ferq qoyulmasina qarwi cixan feallardi.Bu AZERBAYCANLI telebeler sorgu merkezinde tutuldugu muddet erzinde elektrik woku,dayaq ve uzun muddet davam eden yuxusuz qalma ve s. kimi fiziki ve menevi zorakiliga meruz qaliblar.21 yawindaki HUSEYN HUSEYNI 13 noyabr 2008-ci il tarixinde SETTARXANIN (farslara qarwi mubarize aparan AZERBAYCANLI QEHREMAN) mezari bawinda anim merasimine qatilarken tekraren tutulmuw ve 68 gun erzinde gunahlari mueyyenlewdirilmeden ve vekil tutulmasina icaze verilmeden hebsxanada saxlanilmiwdir.Hemin mehkeme bir muddet evvel Esger Ekberzade adli ERDEBILDEN olan AZERBAYCANLI telebeye de 5 il surgunde hebs cezasi verilmiwdi.CENUBI AZERBAYCANDA butun bunlar baw vereken,insanlar azadliq ewqiyle yanarken,qeblerinde hurriyet atewi alovlanarken,AZERBAYCANIMIZDA teesufler olsun ki,hele de Iranda 35 milyon AZERBAYCAN TURKUNUN yawadigini bilmeyen soydawlarimiz coxdu.

OXU VE SOYUMUZUN KIM OLDUGUNU BIL!!! FEXR ETMEYE DEYER!!!

Turk dilini oyrenin,onlarin uzun muddet davam eden hakimiyyeti vardir-HZ MEHEMMED

Turkler size toxunmadiqca (yeni herb etmedikce) hec vaxt siz onlara toxunmayin- HEDISI WERIF

Sizler Turklerle carpiwmadiqca qiyamet qopmayacaqdir-HEDISI WERIF

ALLAH-in werqde bir ordusu var,adini Turk qoymuwdur.OZUNE baw qaldiranlardan onun vasitesiyle intiqam alir-HEDISI WERIF

Turkler 2 defe dunyaya hokm edecekler-HEDISI WERIF


MEN AZERBAYCAN TURKUYEM VE BUNUNLA FEXR EDIREM!!!

В этой группе, возможно, есть записи, доступные только её участникам.
Чтобы их читать, Вам нужно вступить в группу